Yazın bitmesini iple çeken arkadaşlarım olduğunu biliyorum. İlk sararan yaprağın, ilk sonbahar yağmurunun fotoğrafını çekip, hemen Facebook’ta paylaşacak kadar bekliyorlar sonbaharı. Ama yok, bende olmuyor! Ne kadar kendimi alıştırmaya çalışsam da, “sayılı gün çabuk geçer; kışın sonu bahar” desem de, soğuk günleri sevmiyorum ben. Sevemiyorum. Hal böyle olunca, adı depresyon mudur bilmem ama, soğuk havalarda karamsar, çekilmez biri olup çıkıyorum. Hani imkanım olsa, kış uykusuna yatıp, bahara kadar uyanmasam modundayım.
İşte ben tam da bu haldeyken, dışarda dünden başlayan yağmur aralıksız
devam ederken, hava, kızımı sabah okula montla gönderecek kadar soğumuşken, bu
yazı düştü posta kutuma. Yazının başlığı: “Sonbahar deprsyonundan kurtulmanın
10 yolu”. Bu yolları gösteren: Liv Hospital Klinik Psikoloğu Beril Yardımcı. Benim için işe
yarayacağına pek de inanmadan “belki?” diyerek okudum. Ve gözüme 9. Maddeyi kestirdim.
1.
Odanıza gün doğsun: Sonbahar depresyonunun belirtilerinden biri sabahları uyanmada
yaşanan zorluktur. Yatak odasında zaman ayarlı aydınlatma sistemi kurmak ve
alarmınız çalmadan yarım saat önce suni de olsa yatağınızda gün doğumunu
hissetmek uyanmayı kolaylaştırır.
2.
Hayatınıza ışık sokun: Hava serin ve karanlık diye güneş ışığından
vazgeçmeyin! Özellikle gündüzleri bulutlu bile olsa dışarı çıkın ve güneş
ışığını görün. Erken kalkın, perdeleri açın, dışarı çıkın.
3. Hareket sizi kurtarır: Soğuk hava terlememek
için özür değildir. Spor merkezinde, evde veya hatta tercihen dışarıda kalbiniz
140’ın üzerinde çarpsın! Sadece kiloyu korumak ve sağlıklı kalmak için değil,
günlük hayatın stresinden uzaklaşmak için de spora vakit ayırın.
4. Şekere dikkat: Mutluluk, zindelik ve
canlılık hissi veren seretonin hormonunun seviyesi düştüğünde, karbonhidratlara
ve şekerli gıdaları tüketme isteği artar. Kışın özellikle de tatlı yeme eğilimi
artar. Şekerli ve beyaz unlu gıdalara bağımlılık fizyolojik bir gerçektir.
Bunlar bedende uyuşturucular gibi biyokimyasal sistemleri etkiler. Ne yediğiniz
nasıl hissettiğinizi ciddi ölçüde etkiler.
5. Sosyal hayatı unutmayın:
Arkadaşların,
ailenin, iş arkadaşlarının, komşuları önemini azımsamayın. Bazen bir telefon,
kahve sohbeti veya e-mail size canlandırır.
6. Kışa heyecan katın: Bir şeyi yaşamayı
beklemek insanı motive eder. Sonbahar ve kış, havaların ısınmasını beklemek
için çok uzundur. Size heyecan verecek bir hafta sonu gezisi, gece planı veya
spor planları kışınıza renk katacaktır.
7. Gevşeyin: İş, ders, aile,
arkadaşlar, randevular, buluşmalar meşgul
olmaktan hoşlansanız dahi herkesin sakin kalmaya ihtiyacı vardır. Bazı
sorumluluklara veya davetlere “hayır” demekten kaçınmayın ve birkaç dakika
hiçbir şey yapmadan geçirin. Bu zamanda dikkatinizi içe döndürüp ruhsal olarak
sakinleşmeye, bedensel olarak gevşemeye ayırın.
8. Uyku: Ne fazla ne de az
olmalı: Zamanı iyi kullanarak ve disiplinli olarak, geceleri 7-8 saat
uyumayı hedefleyin. Yatma ve kalkma saatini belli bir düzene oturtmak, hayata
ritmini verir ve enerji seviyesini arttırır. İhtiyacınız olan düzeni bulun.
Özellikle de hafta sonları çok fazla uyumamaya özen gösterin, bu insanı daha
yorgun düşürebilir.
9. Mevsimi kabul edin: Mevsimlerin değişimi
doğal bir akıştır. Bu değişimi yargılamak yerine izlemek ve detaylarını görmek
insanın daha olumlu bir ruh hali içinde kalmasını sağlar. Sonbahar, kış, kendine
özgü deneyimleri beraberinde getirir. Değişen doğasından, artan tiyatro
sayısına, sebzelerinden televizyondaki programlara keyif aldığınız şeyleri fark
edin. Kot giymek ve salep içmek ağustosta pek yapmadığımız şeylerdir.
10. Profesyonel destek alın: Sıralanan belirtilerden
üç ya da daha fazla sizin için 2 haftayı aşkın bir süredir geçerli ise
profesyonel destek almaktan çekinmeyin: İsteksizlik-mutsuzluk,
değersizlik–suçluluk hisleri, uyku bozukluğu–aşırı uyku hali, enerji
azalması–yorgunluk, iştah değişikliği, sinirlilik, endişe-kaygı, konsantrasyon bozuklukları…